top of page
Yazarın fotoğrafıAslıhan Gürbüz Sevim

İdari Yargıda Yetki

Genel olarak bir mahkemenin yetkisinden bahsedildiğinde, mahkemenin belli bir coğrafi alan içerisinde bakabileceği uyuşmazlıklar anlaşılır. Bir başka deyişle, bir uyuşmazlığın belli bir coğrafi alanda kurulmuş olan mahkemelerden hangisi tarafından görülüp, çözüme bağlanacağını gösteren husus “yetki”dir.


İdari yargılama usulünde yetki kamu düzenindendir. Yetkili olmayan mahkemede açılan dava, davanın ilk incelemesi sırasında ve her aşamasında anlaşılırsa yetki yönünden reddolunur.


İdari mahkemelerin yargılamanın her aşamasında böyle bir yetkiyi kullanabilmesinin kanundaki dayanağı, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesidir. 14. maddeye göre davaya bakan mahkeme, dava dilekçesini yetki yönünden inceler. Yargılama hangi aşamada olursa olsun kanuna aykırılık tespit olunursa, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesi gereğince davayı yetki yönünden reddederek, dava dosyasını yetkili mahkemeye gönderir.


Davaya bakan mahkeme, davada yetkili olup olmadığını kendiliğinden inceler. İdari yargılamada, davaya bakan mahkemenin yetki hususunu kendiliğinden inceleyebilmesi, idari yargıdaki re’sen araştırma ilkesinin bir özelliğidir.


İdari yargılama usulünde, kamu idarelerine karşı açılacak davalarda, genel ve özel yetki kuralları olmak üzere iki ayrım vardır.


Genel yetki kuralı, hem İdari Yargılama Usulü Kanununda hem de başka kanunlarda idari işlemle ilgili özel bir yetkisi olan bir mahkeme belirlenmemişse, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 32.1 maddesi gereğince uygulanacak yetkiyi belirtir. Buna göre, kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yer idare mahkemesidir.


Bir idari davada, hem genel yetki hem özel yetkili mahkemenin görevli olması mümkün değildir. İdari Yargılama Usulü Kanununda gösterilen özel yetkilerden biri varsa, artık genel yetkili mahkemeye gidilemez.


Özel yetki kurallarını ise şöyle özetleyebiliriz;

İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 33. maddesindeki kamu görevlilerine ilişkin davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin eski veya yeni görev yeri, kamu görevlisinin son görev yaptığı yer, ilgilinin görevli bulunduğu yer idare mahkemesi olarak belirlenmiştir.

Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesidir.

Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırılmaları ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlisinin son görev yaptığı yer idare mahkemesidir.

Kamu görevlilerinin görevle ilişkisinin kesilmesi sonucunu doğurmayan disiplin cezaları ile ilerleme, yükselme, sicil, intibak ve diğer özlük ve parasal hakları ve mahalli idarelerin organları ile bu organların üyelerinin geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili davalarda yetkili mahkeme ilgilinin görevli bulunduğu yer idare mahkemesidir.

Kamu görevlisinin kadrosunun bulunduğu yerle fiilen görev yaptığı yerin farklı olması halinde, özellikle görevlendirme ve geçici görevlendirme hallerinde, ilgilinin fiilen görev yaptığı yerin esas alınması gerekir.


“imar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskân gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin idari davalar”, “taşınmaz mallara bağlı her türlü haklara ilişkin idari davalar” ve “kamu mallarına ilişkin idari davalar”da yetkili mahkeme, İdari Yargılama Usulü Kanunu 34.1’e göre taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.


İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 36. maddesinde, tam yargı davalarında uygulanacak yetki kuralı ayrı olarak düzenlenmiştir. İdari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkeme, zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili idare mahkemesi, zarar, bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise, hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer, diğer hallerde davacının ikametgahının bulunduğu yer idari mahkemesidir.


Yukarıda açıkladığımız yetki hallerinin, idari yargıda kamu düzeninden ve kesin olması nedeniyle, bazı durumlarda, yargılamanın uzamasına neden olduğu açıktır. Hatta öyledir ki, işlemi yapan idari merci merkezde olmasına rağmen, kamu görevlileri bakımından davanın görüleceği yer ilgilinin görev yaptığı yer olunca, yargılamanın gereksiz olarak uzamasına neden olduğu gözlenmektedir.


Öte yandan, idari yargıda yetkinin kesin ve kamu düzeninden olması nedeniyle, iki mahkeme arasında çıkacak yetki uyuşmazlığını çözecek merci bölge idare mahkemesi ya da Danıştay olmaktadır. Bu hususun varlığı halinde de, daha davanın esasına girilmeden, dava usul yönünden incelemede, yargılamanın uzamasına sebep olmakta, adil yargılanma ve mahkemeye erişim hakları yönünden sınırlamalar doğabilmektedir.

Faydalı olması dileğiyle…


Av. Aslıhan Gürbüz Sevim

Ocak 2022



Yararlanılan Kaynaklar



©️Bu sitedeki yazılar, site ve yazar adı belirtilmeden kullanılamaz.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page