top of page

Mirasın Reddi

Güncelleme tarihi: 20 Eyl 2020

Bir yakınınız vefat ettiğinde yaşadığınız acıdan sonra önünüze gelen ilk sorun, mirasçısı olarak size kalan malvarlığına ilişkin işlemlerdir.


Bu yazıda, mirasın intikalinden yani miras bırakanın malvarlığının Türk Medeni Kanunu gereğince, taşınır, taşınmaz, her türlü alacak ve borçlarıyla bir bütün olarak mirasçılara geçmesinden sonra, mirasçıların mirası reddetme hakkına ilişkin bilgilere yer vermek istedim.


Miras, bütün halinde, varlık (taşınır, taşınmaz), borç ve alacaklarıyla, mirasçılara geçmektedir. Bu durumda, mirasçı, çeşitli nedenlerle (miras bırakanla olan ilişkisi, mirasın geçmesiyle oluşacak yükümlülükler, borçları üstlenmek zorunda kalma, borçlar hakkında yeterli bilgi sahibi olmaması gibi) kendisine kalan mirası reddetmek isteyebilir.


Mirasın reddi Türk Medeni Kanunu’nun 605’inci maddesinde düzenlenmiştir. 605’inci maddede mirasın red şekli iki şekildedir. Birinci halde, yasal ya da atanmış mirasçıların mirası reddetmesi söz konusudur. İkinci halde miras bırakanın varlıklarının borçlarını ödemeye yetmediğinin tespit edilmesi ile miras reddedilmiş sayılır.


Açıklamaları, birinci durum üzerinden, yani yasal mirasçı ya da bir şekilde (vasiyet ya da ölüme bağlı tasarruf ile) miras bırakan tarafından atanmış olan mirasçıların mirası red hakkı üzerinden sürdürmek istiyorum.


Mirasın reddi beyanı Sulh Hukuk Mahkemesine yapılır.

Türk Medeni Kanunu’nun 609. maddesi gereğince, yasal ya da atanmış mirasçı, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tek taraflı olarak yapacağı yazılı ya da sözlü irade açıklaması ile mirası reddedebilir. Mirasın reddi ile mirasın kendiliğinden mirasçıya geçmesi ve mirasçılık durumu, miras bırakanın ölümü anına kadar geçmişe etkili biçimde ortadan kalkar. Yani artık mirasçı olmazsınız.


Mirasın reddi belli bir şart ya da kayıtla yapılamaz.

Mirasın reddi beyanı, herhangi bir şarta ya da kayda bağlanamaz. Bir başka mirasçı lehine mirasın reddi ya da terekenin (miras bırakandan kalan malvarlığının) bir kısım taşınmazlarının reddi söz konusu olamaz. Bu şekilde yapılan kısmi red, belli bir kayda bağlı olduğundan geçerli olmayacaktır.


Ancak kanun koyucu Türk Medeni Kanunu’nun 614. maddesinde, bu kurala şöyle bir istisna getirmiştir; mirasçılar mirası reddederken kendilerinden sonra gelen mirasçıların mirası kabul edip etmeyeceklerinin mirasın tasfiyesinden önce sorulmasını isteyebilirler. Bu talebi alan Mahkeme, mirası reddeden mirasçıdan sonra gelen mirasçılara mirası kabul edip etmeyecekleri hakkındaki beyanlarının bir ay içinde Mahkemeye bildirilmesini isteyecektir. Bu bir aylık süre içinde mirası reddeden mirasçıdan sonra gelen mirasçılar, mirası kabul edebilir, kabul etmeyebilir ya da hiç cevap vermeyebilirler. Cevap vermezlerse bu yine mirası reddettikleri anlamına gelecektir, miras yine tasfiye edilecektir.


Miras beyanı vekil aracılığı ile yapılabilir mi?

Mirası red beyanı bir vekil aracılığı ile de kullanılabilir. Ancak bu durumda vekilin mahkemeye noter tarafından düzenlenmiş mirasın reddini içeren özel vekaletname ibraz etmesi zorunludur.


Mirasın reddi süresi ne kadardır?

Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesine göre mirasın reddi, yasal mirasçılar için miras bırakanın ölümünü öğrendikleri, atanmış mirasçılar için miras bırakan tarafından mirasçı olarak atandıklarının kendilerine bildirildiği tarihten itibaren üç aydır.


Üç aylık süre hak düşürücü süredir. Bu süre geçtikten sonra bir daha mirası reddetmek mümkün değildir.


Mirasın reddi beyanından dönmek mümkün müdür?

Mirası red beyanı tek taraflı, bozucu yenilik doğuran haktır. Bu beyandan dönmek mümkün değildir. Ancak diğer tüm mirasçılar ile mirasçının kişisel alacaklıları rıza gösterirlerse red beyanı geri alınabilir.


Mirasın reddi hakkı süre dışındaki bir sebeple düşebilir mi?

Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde ise; üç aylık süre sona ermeden miras bırakanın olağan işlerinin yürütülmesi dışında malvarlığı hakkında işlem yapan, miras bırakanın mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez.


Olağan işler dışında işlemler ne demektir? Mesela, miras bırakana ait taşınmazları kullanma, miras payı hakkında sözleşme yapmak, taşınırları mirasçının üzerine alması gibi işlemler Yargıtay tarafından olağan idareyi aşan işler kabul edilmiştir.


Ancak, icra takibini önlemek için bir borcu ödemek, vergi borcunu ödemek, acil bir onarımı yapmak gibi işlemler olağan işlerdendir.


Örneğin; miras bırakanın taşınmazını intikal ettirdikten sonra mirası red beyanında bulunan mirasçının bu beyanı kabul edilemez. Çünkü terekedeki bazı malvarlıklarını üzerine geçirmiştir. Bu gibi durumlarda miras red beyanı kabul görmez.


Dul ve yetim aylıkları ya da ölüm aylığı mirasın reddinden etkilenir mi?

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince ölenin dul ve yetimlerine bağlanan aylıklar ile yakınlarına bağlanan ölüm aylıkları mirasın reddinden etkilenmezler. Çünkü bunlar sosyal güvencedir. Anayasada belirtilen sosyal güvenlikle ilgili haklar gereğince bağlanırlar.


Mirasın reddinden sonra ne olur?

Türk Medeni Kanunu’nun 611’inci maddesine göre yasal mirasçılardan birinin miras payını reddetmesi sonucu, miras açıldığında kendisi sağ değilmiş gibi, onun payı diğer hak sahiplerine geçer. Mirası reddeden mirasçı, mirastan doğan hakları kullanamaz, kendisine yüklenebilecek sorumluklardan kurtulur. Mirası reddedenin altsoyu (çocukları) varsa miras onlara geçer, yoksa diğer mirasçılar arasında mirası reddedenin payı paylaştırılır.


Türk Medeni Kanunu’nun 612. maddesinde; en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddedilen miras sulh hukuk mahkemesi tarafından iflas hükümlerine göre tasfiye olunur. Bu durumda en yakın mirasçıdan anlaşılması gereken nedir, onu açıklayalım. En yakın mirasçılar, miras bırakanın ölümü halinde ilk mirasçılık sıfatını doğrudan kazanan mirasçılardır. Mesela, sağ kalan eş ve çocukları en yakın mirasçıdır.


Diyelim ki eş ve çocuklar mirası reddettiler. Miras bırakanın anne ve babası en yakın mirasçıları sayılamaz. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2010/2005 Es. 2011/9477 sayılı kararında en yakın mirasçı kavramını bu şekilde açıklamıştır. Bu nedenle, artık anne ve babanın mirası reddetmesi beklenemez. Bu durumda mirasın iflas hükümlerine tasfiyesi yoluna gidilir.


Türk Medeni Kanunu’nun 613. Maddesine göre, eğer miras bırakanın bütün altsoyu (çocukları, çocukları ölmüşse torunları) mirası reddetmişse, mirasın tamamı sağ kalan eşe geçer. Bu durumda sağ kalan eş mirası reddetmemiş olmalıdır.


Sonuç olarak, özellikle miras bırakanın borçlarını ödemeye, mirasçıların ekonomik durumu yeterli olmadığında mirasın reddi hakkı kullanılabilecektir. Yukarıda bu hakkın kullanılmasının bağlı olduğu süreler ve şartlar, hukuka aykırı ve kötüniyetli kullanılmasına izin verilmeyeceği haller kısaca anlatılmıştır. Faydalı olması umuduyla...


Avukat Aslıhan GÜRBÜZ SEVİM

18 Eylül 2020

Ankara



Yararlanılan Kaynaklar

*Fuat SAATÇIOĞLU, "Mirasın Gerçek Reddi", https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/155536

*Ömer Uğur GENÇCAN, Miras Hukuku, Yetkin Yayınları


©️Bu sitedeki yazılar, yazar adı ve site kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
52 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page