top of page

Mirasta Resmi Defter Tutulması

Güncelleme tarihi: 9 Tem 2021

Miras hukukuna hâkim olan küllî hâlefiyet ilkesi gereğince, miras bırakanın ölümüyle birlikte geride kalan mirasçılar herhangi bir hukukî işlem, eylem veya mahkeme kararına gerek kalmaksızın terekeyi (mirasçıdan kalan malvarlığını) borçlar ve alacaklarıyla birlikte bir bütün olarak kazanmaktadır. Bu kazanma dolayısıyla mirasçıların kendilerine ait malvarlıkları ile miras yoluyla intikal eden malvarlığı mirasçıya ait tek bir malvarlığını oluşturmaktadır.


Oysa, henüz mirasla ilgili kabul anlamına gelecek bir işlem yapmayan, yani malvarlığından herhangi bir biçimde yararlanmayan mirasçı, usulüne uygun şekilde, kendisine miras kalan malvarlığının defterinin tutulmasını sulh hukuk mahkemesinden isteyebilir ve şahsi malvarlığı ile sorumluluktan kurtulabilir.


Türk Medeni Kanununun 619. maddesine göre; “Mirası reddetmeye hakkı olan her mirasçı, terekenin resmi defterinin tutulmasının isteyebilir. Defter tutma, mirasın reddine ilişkin usule uyulmak suretiyle bir ay içinden sulh hakiminden istenir. Mirasçılardan birinin defter tutma istemi diğerleri hakkında da etkili olur.”


Bazen miras bırakanın malvarlığı, açık ve kesin bir durum ifade etmez. Başka bir deyişle, terekenin, borca batık olup olmadığı anlaşılabilir durumda olmayabilir. Bu hallerde mirasçı, mirası reddetme hakkını kullanıp kullanmamakta tereddüde düşecektir. İşte bu haklı şüphe karşısında kabul veya red konusunda güvenli bir karara varmasını sağlamak için, terekenin defterinin tutulması öngörülmüştür.


Mirasta defter tutulmasını istemek ne işe yarar? Bu yolla mirasçı, bilinçli olarak mirası red hakkını kullanarak, tereke borçlarından şahsî mal varlığı ile sorumlu olmaktan kurtulabilecektir.


Mirasçı eğer isterse, mahkeme tutulan deftere göre mirası kabul edebilir. Bu durumda, terekeden borçlar ödendikten sonra, geriye kalanı almak hakkını kazanır.


Resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamaz, yapılmakta olan icra takibi durur, bu süre içinde zamanaşımı işlemez. Acele haller dışında, davalara devam edilemeyeceği gibi, yeni dava da açılamaz. (Türk Medeni Kanunu m.625) Defter tutma isteminden sonra yapılan icra takipleri iptal edilir.

Defter tutma işlemi yapıldığı sürece, ancak telafisi (gecikmesi) terekenin zararına olan idarî tasarruflar yapılabilir.


Mirası kabul eden mirasçılar ile mirası reddederek mirasçılık sıfatını kaybeden mirasçılar bu haktan yararlanamaz. Ancak defter tutma, bir mirasçının istemi ile miras bırakanın tüm malvarlığı yani terekesi hakkında uygulanır.


Mirasta defter tutma, sulh hukuk mahkemesine, miras bırakanın ölümünün öğrenildiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde mirasçılardan birinin ya da birkaçının yapacağı istemle gerçekleştirilir. 1 aylık süre hak düşürücü süredir.


Malvarlığının deftere geçirilmesi işlemi bittikten sonra, her mirasçı 1 ay içerisinde beyanda bulunmak üzere mahkemeye çağrılır. Bu aşamada mirasçılar, mirası tamamen kabul edebilir, tutulan deftere göre mirası kabul edebilir, mirası reddettiklerini veya mirasta resmi tasfiye istediklerini bildirebilirler.

Faydalı olması dileğiyle..


Av. Aslıhan Gürbüz Sevim

Aralık 2020



Yararlanılan Kaynaklar

Yargıtay 14. H.D. 05.12.2018 tarihli, 2016/3698 E. , 2018/8627 K. sayılı kararı


©Bu sitedeki yazılar, yazarın adı ve site kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

671 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page