top of page
Yazarın fotoğrafıAslıhan Gürbüz Sevim

Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanması

Güncelleme tarihi: 9 Tem 2021

Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 tarihli 2010/119 E., 2011/165 K. sayılı kararı ile 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 4. maddesindeki şu cümleyi iptal etti; “Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır.”.


Bu iptal kararının sonucunda çocuğun annesinin soyadını alabilmesinin yolu açıldı.


Anayasa Mahkemesi, kadın ve erkeğin evlilik süresince ve evliliğin sona ermesinde, eşit hak ve sorumluluklara sahip olmaları gerektiğini belirtmiştir. Bu kapsamda, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını seçme hakkının, kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete göre ayrım yapılması sonucunu doğuracağını ifade ederek, Soyadı Kanununda geçen yukarıdaki cümleyi, Anayasa’nın 10. maddesine ve 41. maddesine aykırı bulmuştur.


Anayasa'nın 10. maddesinde; 

Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar' denilerek eşitlik ilkesine yer verilmiştir.


Ayrıca, Anayasa'nın 41. maddesinin birinci fıkrasında ailenin Türk toplumunun temeli olduğu ve eşler arasında eşitliğe dayandığı belirtilerek eşitlik ilkesinin eşler arasında da geçerli olduğu vurgulanmıştır.


Türk Medeni Kanunu’nda evlilik birliği için, eşlerin oturacakları konutu birlikte seçecekleri, evlilik birliğini birlikte yönetecekleri, eşlerden her birinin ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil edecekleri yönünde düzenlemeler getirilmek suretiyle, eşlerin evlilik birliğinde eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğu kabul edilmiştir. Evlilik birliğindeki bu eşitliğin, evliliğin bitmesi halinde de cinsiyete bağlı olmaksızın devam etmesi gerekir.


Türk Medeni Kanunu’na göre çocuk ile annesi arasındaki soybağı doğumla kurulur. Baba ile soybağı ise anne ile evlilik, evlilik dışı çocuğun baba tarafından tanınması ya da hakim hükmüyle kurulur. Çocuk, anne ve baba evli ise ailenin soyadını taşır.

Velayet, reşit olmayan çocuklarının bakım ve gözetimi konusunda ana-babaya verilen hak ve yükümlülüklerden oluşan bir kurumdur. Çocuğun bakım ve eğitimi, kanuni temsili, malvarlığının yönetimi ve çocuğun menfaatlerinin korunması için hukuki temel oluşturur. Velayet, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bu nedenle başkasına devredilemez, miras yoluyla geçmez ve bu haktan vazgeçilemez, feragat edilemez. Çocuğun soyadını seçme hakkı, velayet hakkı kapsamındadır. 


Soyadı; bireyin kişiliğinin ayrılmaz bir unsuru, kimliğinin belirlenmesinde, vazgeçilmez, devredilmez, kişiye sıkı surette bağlı bir kişilik hakkıdır. Aynı zamanda, bireylerin özel ve aile hayatında diğer insanlarla sosyal, kültürel ya da diğer türden ilişkileri kurabilmesi için önemli olup, onları dış dünyaya tanıtmayı sağlar.


Türk Medeni Kanunu’nun velayet hakkına ilişkin 335. maddesinde ergin olmayan çocuğun, ana ve babasının velayeti altında olduğu, yasal sebep olmadıkça velayetin ana ve babadan alınamayacağı; 336. maddesinde evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın velayeti birlikte kullanacağı, ortak hayata son verilmesi veya ayrılık halinde hâkimin velayeti eşlerden birine verebileceği, ana ve babadan birinin ölümü halinde velayetin sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, çocuğun üstün yararı gerektiriyorsa, velayetin anneye verilmesi halinde annenin soyadının çocuğuna verilmesi mümkündür.


Çocuğun üstün yararından anlaşılması gereken, çocukla ilgili her olayda ve işlemde onun için en iyisinin belirlenmesidir.


Evlilik süresi içinde ya da evlilik dışında doğsun, velayeti annede bulunan bir çocuğun annesinin gözetiminde yetişeceği, sosyal hayatta eğitim, sağlık, ulaşım gibi pek çok durumla karşılaştığında, neden farklı soyadı taşıdığı sorularının açıklanması gerekeceği, babasının ilgilenmediği, hatta hiç ilişki kurmadığı bir çocuğun annesinin soyadını taşımasının daha faydalı olacağı Anayasa Mahkemesi tarafından ortaya konulmuştur.

Her çocuğun durumu, aile yaşamındaki ebeveynleri ile olan ilişkisi çerçevesinde, ayrıntılı olarak incelenmelidir. Çocuğun sosyal, kültürel, fiziksel ve psikolojik yönden olumlu gelişimi için annesinin soyadını alması gerekli ise annesinin soyadını kullanmalıdır.


Avukat Aslıhan Gürbüz Sevim

Ekim 2020



Yararlanılan kaynaklar

Turgut Akıntürk, Türk Medeni Kanunu, Cilt 2, Aile Hukuku

Özge Yücel, Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2013

Yargıtay 2.H.D., 22.06.2020 tarihli, 2020/2199 E. ve 2020/3166 K.sayılı kararı

AYM Genel Kurulu, 11.11.2015 tarihli, 2013/9880 başvuru numaralı kararı

AYM İkinci Bölüm, 26.02.2020 tarihli, 2017/40178 başvuru numaralı kararı


© Bu sitedeki yazılar yazar adı ve site kaynak verilmeden kullanılamaz.

41 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


Yazı: Blog2_Post
bottom of page