1992 yazıydı, hatırlarım. Babamın tayini, Kütahya’ya çıkmıştı. Bizimkiler memleketlerine, bildikleri sokaklarına, tanıdıkları hatıralarına döndüğü için mutlu, ben ise keyifsizdim. Lisenin her bir sınıfını başka bir yerde okumanın yükü vardı üzerimde. Her yıl okula yeniden başlıyor gibiydim. Sonunda bu durum hayatıma, bir yere ait olmamak olarak yansıdı. O yüzdendir ki, benim için hayat hep yol almakla ilgili oldu.
O yaz, oturacağımız ev henüz hazır olmadığı için bir süre anneannemlerde kaldık. Küçük bir bahçesi olan, üç katlı bu evin en üst katındaki teras, benim nefes aldığım yer oldu. Terasta bütün evlerin çatılarına bakmak, sağ tarafta kalenin bulunduğu Hisar’ı görmek garip bir biçimde insana iyi gelirdi.
Ben, o yaz da her zaman yaptığım gibi kitaplara sığındım. O sene, dedemin kütüphanesini keşfettim. Hiç cinayet romanı okumayan ben, Agatha Christie okumaya başladım. Sherlock Holmes serisini bitirdim. Sonra bu tür kitapları o kadar çok sevdim ki, polisiye romanları, avukatlıkla ve hukukla ilgili kitapları okumaya, bunun gibi dizileri ve filmleri sürekli izlemeye başladım. İçinde çözülmeyi bekleyen her gizem, beni buna benzer içeriklere daha çok çekti. Benim için o yaz hiç okumadığım türdeki kitapları, hiç izlemediğim türdeki filmleri keşfetmeme ve keyif almama neden oldu.
O zamandan bugüne kadar, buna benzer pek çok kitap okudum, film izledim; John Grisham’ın Pelikan Dosyası, Şirket’i, Birkaç İyi Adam’ı, Jean-Christophe Grange’nin Kızıl Nehirleri, Taş Meclisi, Ahmet Ümit’in Sis ve Gece’si, İstanbul Hatırası, Harper Lee’nin Bülbülü Öldürmek’i ilk aklımda kalanlar….
Steve Jobs, Stanford Üniversitesi’ndeki ünlü konuşmasında “Noktaları ileriye bakarak birleştiremezsiniz; onları sadece geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz. Noktaların gelecekte bir şekilde birleşeceğine inanmanız gerekiyor.” der. Ahmet Ümit, “Kayıp Tanrılar Ülkesi”nde “Geçmiş, geleceği içinde saklayan sırlarla dolu bir aynadır.” diye bahseder geçmişten.
Hukuk fakültesinde size öğretilen; analitik düşünmedir. Genellikle bir sorunu yani uyuşmazlığı kurallara göre çözmek konusunda eğitilirsiniz. Sistematik olarak düşünme tekniği öğrenirsiniz. Olabilecek iyi ya da kötü bütün sonuçları, ihtimalleri değerlendirme üzerine öğrenim alırsınız. Hukukçu olmanın özü budur.
İşte ben şimdi anlıyorum ki, geleceğimde bir yerde noktalar birleşti. Ben 1992 yazında okuduğum kitapların sonunda, bilinçsizce hukuk fakültesinde öğreneceklerime hazırlık yapmıştım. Ama bunu şimdi, gelecekte bir yerde birleştirebiliyorum.
Hukuk fakültesinde size nasıl savunma yapacağınız, neyi ne ile kanıtlayacağınız öğretilmez. Öğretilmesi de gerekmez. İyi bir avukat olmanın kuralları da anlatılmaz. Ama keşke iyi avukatların nasıl çalıştığını izlemek, onları görmek, işitmek mümkün olsaydı…Kendi adıma ben böyle avukatları izledim. İyi ki de izledim…
5 Nisan Avukatlar günü kutlu olsun.
Av.Aslıhan Gürbüz Sevim
Nisan 2023
Comments